Hayat bir oyun. Deneye deneye öğreniyoruz. Ruhumuzun bu hayattaki tekamülü için ne gerekliyse, o deneyime çekiliyoruz. Zihnimiz bizi nasıl yönetiyorsa, o deneyime çekiliyoruz. Bunlar bir süre sonra bizim otomatiğimiz oluyor ve hiç fark etmeden içinde oyun oynamaya başlıyoruz.
Birini manipüle etmek de bir oyun, manipülasyonun diğer parçası olmak da. Kurban ve kurtarıcı olmak da başka bir oyun. Hepimiz oyunun içinde rollere bürünüyoruz ve sahnede yerimizi alıyoruz. Hayatı ne kadar otomatik yaşıyorsak, o kadar merkezden sapmaya, başrolü başkalarına vermeye başlayabiliriz. O yüzden oyunun da oyuncuların da ve bizim rolümüzün de farkında olmak zorundayız. Bu da bize yeni deneyimler getiriyor her seferinde. Ve bu yeni deneyimleri denememek bizi sadece dönüp durduğumuz yerde bırakıyor.
Hayat her sabah gözümüzü ilk defa açtığımızda başlıyor ve ilk aklımıza gelmesi gereken ‘eveeet, yeni bir gün, yeni bir oyun, ben bugün neyi seçiyorum?’
Bunu söylemek sihirli, çünkü zihnimize yeni bir bilgi giriyor, günün yeniliği…
Günü yeni gibi mi yaşamak istersiniz, yoksa güne yenilmek mi?
Neyi seçiyorsunuz?
Seçtiğiniz yaratılır.