Olmak o halin içinde kalmakla olur.

Bilgi çağında bilge olabilmek…

Her şey çok hızlı, zamanın akışına ayak uydurmak için bizim de hızlanmamız gerekiyor, birçok bilgiye hızla ve kolaylıkla ulaşabildiğimiz zamanların lüksünü yaşıyoruz. Ancak bilgeliğin de hızla azaldığı günlerdeyiz.

Bilgi bilge olmak için yeter mi?

Yaşlı olan insanların bazıları neden bilgedir, bazıları değildir?

Yaşam tarzlarımız, aldığımız bilgileri hayata geçirebilmemiz bilgeliğimizi etkiliyor. Bir bilgiyi almak, işlemek, içselleştirmek, hayatın içindeki yerine konumlandırabilmek için zamana ihtiyacımız var. Pişmeden yenilen bazı yemekler neden zevk ve haz vermiyorsa, bizim de pişmeden aldığımız bilgiyi iletmeye çalışmamız tatsız olabiliyor çoğu zaman.

Mevlana’nın ‘hamdım, piştim, yandım’ sözünü hayatımıza geçirebildiğimizde biz de bilgeliğe adım atabiliriz. Pişmek için o halin içinde kalabilmek, o bilgi ile yanmaya hazır olmak çok önemli. Spor yaparken antrenör sürekli ‘haydi yansın o kaslar’ diye bizi zorlar ya, işte bilginin de içimize yerleşmesi için o eyleme ihtiyacımız var. Eylem olmadan bilgiyi hayatımıza almamız mümkün değil. Olma hali önce yapma halinden geçiyor. Nasıl ki araba kullanırken önce düşünerek kullanıyoruz, ama sonra otomatiğimiz oluyor, işte öyle.

Bilge olmaya gönüllü müsünüz? Yavaşlamaya, gözlem yapmaya, kendiniz olmaya gönüllü müsünüz?

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir